Şarkının adı Aşure..
İcra eden hanımefendinin adı Ferhan hanım. Sevdiği gelinine Aşure yapımını öğretecek. Gelini meraklı telaşlı, hem izleyecek , hem yardım edecek, hem öğrenecek hem de fotoğraflayıp, hikayesini yazacak. İki kat telaşlı.
Aşure yapımı kalpleri ısıtan bir merasim halini almış, yüzler gülüyor, gözler meraklı. Malzemeler hazır. Her şey olması gerektiği gibi. Yılların deneyimi dedik ya, her şey ezbere, her şey ‘göz kararı’. Biraz ondan biraz bundan, bir tutam şundan azıcık da ötekinden.
İki akşam öncesi suya sevgi ile yatırılmış ana malzemeler bugün pişiriliyor. Bu işte , ana malzeme yok, her şey başlı başına ana malzeme.
Sabırla sorulan sorulara cevap veriyor Kayın anne, gelininin bu merakı içini eritiyor, bayıla bayıla deneyimini paylaşıyor, göstere göstere yapıyor, yaptırıyor.
Çekirdeksiz üzümü, ardından kuru meyveleri de ıslatıyor. ‘Yumuşamaları için’ diyor, ‘yerken ağaza sert sert gelmesin…’
Yıl almış elleri ile portakal kabuğunu ufak ufak doğruyor kayın anne, acısını alsın diye bir taşım kaynatıyor onları. Turuncusuna bayılıyor gelin, seyre dalıyor.
Buğday önceki günden ıslatılmış, şişmiş kıvamını almış.
Aklına geliveriyor kayın annenin, ‘ koş odamda gül suyu var getir de içine katalım’ diyor keyifle, tam eski usul olacak bu aşure.
Bekleyen buğday güzelinin içine aktarıyor pişmiş fasulye ile nohudu, pirincini, üzümünü, kayısıları, incirleri , suyunu ilave ediyor. Sıra geliyor şekerine, döküveriyor usulca, tatlısı önemli. Tadıyor beğenmiyor, bir daha katıveriyor. Şimdi oldu. Başlıyor pişirmeye. Ee tabi birde kıvam önemli.. Buğday unu kıvam verici görevde burada.
Gelin , sunum da önemli diye düşünüyor olacak ki en güzel kaselerini çıkarıyor dolabın derinlerinden. Kaselere alma görevi onda. Elinde kepçesi, önünde altın sarısı , mucize tatlısı, başlıyor paylaştırmaya. Özenle, acelesiz döküyor aşureyi kâselere.
Ve diğer tören başlıyor ; süsleme..
İşte bu başlı başına bir olay , cevizler hazır, kuş üzümü , fıstık ve şahane tarçın ama en önemlisi kan kırmızısıyla Nar…
Uzata uzata paylaştırıyor süslemeleri , önce usulünce tarçın, ardından kırılarak cevizler, fıstık ve kuş üzümü , ayrı ayrı serpmek yerine , gelini, yorulmasın diye önceden Kayın anne karıştırmış onları, en sonunda kıpkırmızı narlar dökülüyor parmak aralarından kaselere, vurucu bir hal alıyor görüntü…
Bunca uğraş, bunca emek, harcanan zaman ve yorgunluk, o şahane kaseler dolusu mucizeyi görünce unutuluyor. Tatmak bile akıllara gelmiyor, öyle bakıp bakıp iç geçiriliyor.
Bu tarifin gramı ,kaşığı, bardağı yok. Her şeyin ölçüsü noktalı virgül ; tecrübe
Afiyet olsun mu? Olsun..
Oldu da )))
Hayvanlara sevgi , doğaya saygı gösterelim.
ne söyleyebilirim? Harika:))
YanıtlaSilSüper...Süper...süper... :)) Anlatım, sunum ve elbette Ferhan annenin elinin lezzeti !!! :))) Görüşüne sağlık dostum :)
YanıtlaSilFotograflar, yazı, her şey çok güzel. İzledim, izledim sonra annemin ellerini gördüm, sonra da kendisini... Biraz zor bir duygu, burası çok uzak; sizleri özledim. A.
YanıtlaSilÖnce buraya, sonra Face ve en sonunda da telefonla bildiriyor olacağım yorumlarımı...
YanıtlaSilyorum değil bu yazacağım, kalbimden sana...
Oldum olası aşure mantığına tapan onun ülkemizin topraklarının bir özeti olarak gören benim için, ne kadar duygusal bir görsel şölen yaşadığımı anlatamam...Herzaman ki gibi kaleminin coşkusuna, fotografların sunumuna ve yazamam ki deyip harika yazmana helal olsun... Kayın anneciğinin gururlu duruşuna ve biz gençlere sabırla öğretmesine de ayrıca helal olsun...
Aşurenin tadını bilmem ama fotoğraflar harika.. Hele şu incirli olana bayıldım:)
YanıtlaSilEbru , çok teşekkür ederim :)
YanıtlaSilEFA: sağol canım, senin güzel gözün yeter
Apo abi: senden bu yorumları almak inanılmaz güzel!
stell : her zaman güzel ve farklı yprumlarına bayılıyorum!
Deli anne : aşureyi tatalısın! en güzel incirler senin olsun
:)